Thumbnail
  • 15.09.2025

YENİ ARAÇ VE TEKNOLOJİLERLE AVİYONİK TEST VE ONARIMDA İLERLEMELER

 Yeni nesil aviyonik bakım, yapay zekâ, otomatik testler ve yazılım tabanlı çözümlerle hızla dijitalleşiyor. Geleneksel arıza giderme anlayışı yerini öngörücü bakıma bırakırken, bakım merkezleri artık veri analitiğiyle desteklenen teknoloji üssü haline geliyor.

Modern havacılık endüstrisinin en kritik alanlarından biri olan aviyonik sistemlerin bakımı, günümüzde adeta bir devrim sürecinden geçiyor. Artık bakım ekipleri yalnızca arızaları gidermekle kalmıyor; aynı zamanda sistemleri daha uzun ömürlü, daha güvenilir ve daha akıllı hale getirecekyöntemler geliştiriyor. Yapay zekâ destekli teşhis sistemleri, taşınabilir test platformları ve artırılmış gerçeklik (AR) uygulamaları bu dönüşümün baş aktörleri.

 Uçakların giderek yazılım tanımlı sistemler haline gelmesi, bakım hangarlarının da donanım açısından adeta bir laboratuvara dönüşmesini zorunlu kılıyor. Bu durum, bakım operasyonlarını yalnızca teknik bir görev olmaktan çıkararak, mühendislik, veri analitiği ve dijitalleşme boyutlarını da içeren bir çok disiplinli uzmanlık alanı haline getiriyor.

Dijitalleşen Onarım Süreçleri

• Donanım tabanlı yöntemler yerini yazılım merkezli çözümlere bırakıyor.

 • Analog cihazlar tarihe karışırken, bus reader ve dizüstü bağlantıları standart hale geldi.

 • Multimetre, kablo ve bileşen kontrollerinde hâlâ en güvenilir araç olmaya devam ediyor.

 Aviyonik bakımın merkezinde bugün dijital dönüşüm var. Donanım tabanlı yöntemler giderek ikinci plana düşerken, yazılım merkezli çözümler sahneyi devralıyor.

Geçmişte arıza tespitinde kullanılan analog test cihazları, yerlerini bus reader ve dizüstü bilgisayar bağlantılarına bırakmış durumda. Ancak bu dijitalleşme sürecinde bile bir istisna var: multimetre. Hem analog hem de dijital dünyada aynı güvenilirlik ve sadelikle kullanılan bu araç, kablo ve bileşenlerde güç, toprak ve süreklilik kontrollerinde hâlâ kritik rol oynuyor.

 Dijitalleşmenin en büyük avantajı, teknisyenlerin artık daha hızlı ve daha kesin teşhisler koyabilmesi. Böylece uçakların yerde kalma süresi azalıyor, bakım maliyetleri düşüyor ve operasyonel verimlilik artıyor.

 Yapay Zekâ ile Öngörücü Bakım

 • Yapay zekâ, trend analizi yaparak arızaları önceden öngörüyor.

 • Envanter yönetimi optimize ediliyor, maliyetler ve bekleme süreleri azalıyor.

 • Sahadan elde edilen veriler, bir sonraki nesil aviyonik sistemlerin tasarımına geri besleniyor.

Aviyonik bakımda yaşanan en radikal değişimlerden biri, reaktif bakımdan öngörücü bakıma geçiş. Geleneksel yaklaşımda arıza ortaya çıkmadan sistemlere müdahale edilmiyordu; oysa bugün yapay zekâ destekli analizler sayesinde sorunlar yaşanmadan önce belirlenebiliyor.

 Yapay zekâ, yalnızca mevcut arızaları teşhis etmekle kalmıyor; aynı zamanda uçak sistemlerinden gelen büyük veriyi analiz ederek olası trendleri tespit ediyor. Bu sayede bakım planları daha akıllıca hazırlanıyor, envanter yönetimi optimize ediliyor ve maliyetler ciddi oranda azaltılıyor.

 En önemli noktalardan biri de sahadan toplanan verilerin yapay zekâ modellerine geri beslenmesi. Bu sayede hem yeni nesil ürünler daha güvenilir şekilde geliştiriliyor hem de mevcut sistemlerin sürekli olarak iyileştirilmesi sağlanıyor.

 Otomatik Testler ve Gelişmiş Yazılımlar

 • Tipik testler artık 20 yıl öncesine göre 10–100 kat daha fazla kontrol noktası içeriyor.

 • Otomatik test yazılımları sayesinde süreler artmadan güvenilirlik sağlanıyor.

 • Stres testleri (ısı, soğuk, titreşim) ile gizli arızalar ortaya çıkarılıyor.

 Bugünün bakım dünyasında otomatik test ekipmanları (ATE – Automatic Test Equipment) büyük bir rol oynuyor. Tipik bir  aviyonik birim testi, 20 yıl öncesine kıyasla 10 ila 100 kat daha fazla test noktasını kapsıyor.

Buna rağmen gelişmiş test yazılımları sayesinde bu yoğunluk, toplam test süresini artırmadan yönetilebiliyor. Arızanın belirli bir devre kartına indirgenmesi halinde ise teknisyenler hâlâ osiloskop gibi manuel test cihazlarını kullanarak doğrulama yapıyor

 Bununla da yetinilmiyor; kartlar stres testlerine tabi tutuluyor. Isı, soğuk ve titreşim altında gerçekleştirilen bu testler, uçuş sırasında ortaya çıkabilecek gizli arızaları açığa çıkarıyor. Böylece yalnızca görünen değil, potansiyel sorunlar da önceden tespit edilebiliyor.

 Kademeli İyileştirmeler: Sürekli Modernizasyon

 • Eski test cihazlarının üretilmemesi modernizasyonu zorunlu kılıyor.

 • Aviyonik bileşenler, mekanik parçaların aksine daha uzun ömürlü.

 • İşlemci kartlarının onarımı genelde mümkün değil; çözüm parça değişimi.

 Aviyonik bakımda kullanılan temel yöntemler büyük ölçüde aynı kalmış olsa da, ekipman ve prosedürlerde sürekli kademeli iyileştirmeler gözlemleniyor.

 Örneğin, eski nesil test cihazlarının artık üretilmiyor olması, bakım kuruluşlarını daha modern çözümlere yönlendiriyor. Bunun yanında, aviyonik bileşenlerin çoğu, arıza yaşanmadıkça  uçaktan çıkarılmıyor. Çünkü elektronik parçalar, mekanik sistemlere kıyasla daha uzun ömürlü. Doğru güç ve soğutma sağlandığında bu parçalar yıllarca sorunsuz çalışabiliyor.

 Ancak iş işlemci kartlarına geldiğinde tablo biraz farklılaşıyor. Çoğu durumda bu kartların onarımı mümkün değil, çünkü gerekli teknik bilgiler üretici firmalara özel. Dolayısıyla çözüm genellikle bileşen değişimi oluyor. Günümüzde kart arızalarının yaklaşık %98’i bu yöntemle gideriliyor.

Veri Merkezli Yaklaşım: Bakımda Yeni Ufuk

 • Otomatik ve yazılım tabanlı test yöntemleriyle test süreleri %80’e varan oranda kısaldı.

 • Aviyonik bakım merkezleri artık veri analitiğiyle desteklenen teknoloji üssü haline geldi.

 • Bu veriler, gelecek nesil sistemlerin geliştirilmesinde kritik rol oynuyor.

 Otomatik ve yazılım tabanlı test yöntemleri son on yılda yalnızca verimliliği artırmakla kalmadı; aynı zamanda aviyonik bakım merkezlerini birer teknoloji üssüne dönüştürdü.

 Test sürelerinin %80’e kadar kısalması, uçakların daha hızlı operasyonlara geri dönmesini sağladı. Daha da önemlisi, bu testlerden elde edilen veriler artık sadece onarım için değil, tasarım ve geliştirme süreçlerinde de kullanılıyor.

 Böylece bakım merkezleri, yalnızca arızaları gideren değil; aynı zamanda gelecek nesil aviyonik teknolojilerin şekillenmesine katkı sağlayan stratejik merkezler haline geldi.

 Geleceğe Bakış: Dijital Dönüşümün Yeni Adımları

• Üreticiler ve bakım kuruluşları arasında uzun vadeli işbirlikleri öne çıkacak.

 • Yeni regülasyonlar, özellikle 25 saatlik CVR kayıt yönetmeliği, bakım merkezlerini dönüştürecek.

 • Yapay zekâ entegrasyonu, öngörücü bakımın geleceğini şekillendirecek.

 Aviyonik bakımın geleceğinde öne çıkan üç temel unsur var:

Uzun Vadeli Ortaklıklar: Üretici firmalar ile bakım-onarım kuruluşlarının daha yakın işbirlikleri kurması bekleniyor. Bu sayede ürün geliştirme süreçleri daha sorunsuz ve hızlı olacak.

 Yeni Regülasyonlar: Özellikle kokpit ses kaydediciler (CVR) için getirilen 25 saatlik kayıt zorunluluğu, bakım merkezlerini yeni teknolojilerle uyumlu hale gelmeye zorlayacak.

 Yapay Zekâ Entegrasyonu: Öngörücü bakımın geleceği tamamen yapay zekâ entegrasyonuna bağlı. Bu teknolojinin daha da yaygınlaşmasıyla, uçaklarda sıfıra yakın arıza riski hedefleniyor.

 Hangardan Teknoloji Merkezine

 Aviyonik test ve onarım, yalnızca havacılığın güvenlik ve sürekliliğini sağlayan bir teknik süreç değil; aynı zamanda geleceğin dijital havacılık vizyonunu şekillendiren kritik bir alan.

Yapay zekâ, otomatik test sistemleri, veri analitiği ve yazılım merkezli çözümler sayesinde bakım merkezleri, klasik anlamda bir hangardan çok daha fazlasına dönüşmüş durumda. Bugün atılan bu adımlar, yalnızca bugünün uçuşlarını değil, yarının havacılık teknolojilerini de güvence altına alıyor.

1968 © Uçak Teknisyenleri Derneği