Yazar : Dr. Handan DİKER
Yeditepe Üniversitesi Öğretim Görevlisi
handan.diker@uted.org
Bu ay İstanbul Arkeoloji Müzesi’ndeyim. İstanbul’da Tarihi Yarımada’da Sultanahmet’te, Gülhane Parkı’nın yanında Osman Hamdi Bey Yokuşu’nda yer alıyor. Müzenin 2 ayrı girişi var; hem Gülhane Parkı’ndan hem de Topkapı Sarayı önünden girmek mümkün.
Müze 3 ana bölümden oluşuyor:
1. Arkeoloji Müzesi
2. Eski Şark Eserleri Müzesi
3. Çinili Köşk Müzesi
İstanbul Arkeoloji Müzesi, Türkiye’nin ilk müzesidir. İçinde 1 milyondan fazla eseri barındırmaktadır.
1887–1888 yıllarında Sayda (Lübnan) Kralı Nekropolis kazılarından İstanbul’a İskender ve Tabnit lahdi getirilince bunları sergilemek amacıyla bir müze binasına ihtiyaç duyulmuştur.
İstanbul Arkeoloji Müzesi, müzeci, arkeolog ve ressam olan Osman Hamdi Bey önderliğinde, İmparatorluk Müzesi (Müze-i Hümayun) adıyla kurulmuş ve 3 Haziran 1891’de ziyarete açılmıştır. Bu tarih hâlen Türkiye’de Müzeciler Günü olarak kutlanmaktadır. Bina, Alexandre Vallaury adlı ünlü mimar tarafından inşa edilmiştir. Yapıya 1903 ve 1908’de sol ve sağ kanat eklenerek bugünkü Ana Müze Binası meydana gelmiştir.
Ana binada; Ağlayan Kadınlar Lahdi, Tabnit Lahdi, İskender Lahdi, Barnkhit Heykelleri, Genç Kız ve Erkek Heykelleri, Halikarnassos Mausoleumu’na ait Aslan Heykeli, Bergama Zeus Sunağı’na ait Afrodit Başı, Büyük İskender’in portresi, Afrodisias, Ephesos ve Miletos’ta bulunan heykeltıraşlık eserleri bulunmaktadır. Bence en ilginç diyebileceğim sergilenen obje, M.Ö. 2000 yılında tablet hâline getirilmiş olan ve dünyanın bilinen ilk aşk şiiri dediğimiz tablettir. Sümer geleneğine göre doğanın daha bereketli ve canlı olmasını sağlamak amacıyla kral yılda bir kez Bereket ve Aşk Tanrıçası İnanna’yı temsilen bir rahibe ile evlenirdi. İşte tabletteki şiir de evleneceği rahibe tarafından Sümer Kralı Suşin’e okunmak üzere kaleme alındığı düşünülen şiirdir. Çivi yazısı ile kil tablete yazılmıştır.
Sidamara Lahdi: M.S. 3. yy’da Konya-Ambar Höyük kazılarında bulunmuştur. 32 ton ağırlığındadır. Anadolu’da üretilen bir lahit türünün keşfedilen ilk örneği olduğu söylenebilir.
İskender Lahdi: 1887’de Sayda kazılarında Osman Hamdi Bey tarafından bulunmuştur. Pentelikon mermerinden yapılmıştır. Lahdin üzerinde Persler ve Büyük İskender önderliğinde Makedonyalılar arasında yapılan Issos Savaşı tasvir edilmektedir. Büyük İskender’in mezar taşı olarak bilinmektedir.
Kadeş Barış Antlaşması Tabletleri: M.Ö. 13. yüzyılda, tarihte yapılan ilk barış antlaşması olan Kadeş Antlaşması, Hattuşa (Boğazköy) kazılarında bulunmuştur. M.Ö. 1269’da Hitit Hükümdarı III. Hattuşili ile Mısır Firavunu II. Ramses arasında imzalanmıştır.
Tabnit Lahdi: Sidon Nekropolü’nden getirilmiştir. M.Ö. 6. yüzyılda lahit içinde Sidon Kralı Tabnit’in mumyalanmış bedeni bulunmuştur.
Kaplumbağa Terbiyecisi Tablosu: Osman Hamdi Bey’in 1906 yılında yaptığı ünlü tablosu da burada sergilenmektedir.
Sfenksler: Müze avlusunda yer almaktadır. Eski Mısır dönemine aittir. Gövdesi aslan, yüzü insan şeklindedir. Mitolojik varlıkları sembolize ederler.
Çinili Köşk Müzesi’ne gelince, burada 11. ve 20. yüzyıl başlarındaki Selçuklu ve Osmanlı dönemine ait 2000 civarında eser vardır.
Çinili Köşk, 1880 yılında yaptırılmıştır. Yıllarca arkeolojik ve İslam eserlerinin sergilenmesi amacıyla kullanılmıştır. 1939’da Topkapı Sarayı Müzesi’ne devredilmiştir. İçindeki eserler de müzelere dağıtılmıştır. 1953’te İstanbul’un 500. Fetih yılında bina onarılmıştır ve Fatih Müzesi adıyla ziyarete açılmıştır. Daha sonra ise Türk, İslam ve Osmanlı çini ve seramiklerinin sergilendiği bir müze olmuştur.1981 yılında da İstanbul Arkeoloji Müzesi’ne bağlanmıştır. Burada Selçuklu ve Osmanlı çini ve seramikleri sergilenmektedir.
Eski Şark Eserleri Müzesi’ne gelince; burası, Osmanlı İmparatorluğu’nun ilk güzel sanatlar akademisidir. 1883 yılında bina Osman Hamdi Bey tarafından Güzel Sanatlar Akademisi olarak, Mimar Alexandre Vallaury’ye yaptırılmıştır.
Akademi Cağaloğlu’na taşınınca bina Eski Şark Eserleri Müzesi olarak düzenlenmiştir. Müze; Anadolu, Mezopotamya, Mısır ve Arap Yarımadası eserleri olmak üzere 4 ana koleksiyondan oluşmaktadır.
İstanbul Arkeoloji Müzesi, 1993 yılında Avrupa’da Yılın Müzesi seçilerek “Avrupa Konseyi Müze Ödülü”ne layık görülmüştür.
Dolu dolu bir tarih yaşamak isterseniz mutlaka Arkeoloji Müzesi’ni gezmelisiniz. Giriş ücretinin 15 Euro olduğu müzede sergilenen eserler sizi gerçekten şaşırtacak. Defalarca gittiğim, her gidişimde de aynı heyecanı yaşadığım Arkeoloji Müzesi’ni gezmenizi öneriyorum. Çok etkileneceksiniz.